"Bir de Ataturk gibi dusun, cozersin!"
Biliyorum, yeni yila adim atali henuz bir gun olmus.
Basimizda bin bir tane dert var. Ama sadik okurlarimdan
Tarkans Yavuz belki de hakli olarak "lutfen yeni
yil yazisi biraz icimizi acsin, moral versin"
gibi ricasini iletti. Deneyelim.
Tatilimize "Saddam cinayeti" damga vurdu.
148 Siiyi oldurmekten hukum giydi, yangindan mal kacirir
gibi infaz edildi. 2003'te Irak'i isgal ettiğinde
bu ulkeye demokrasi getirdiğini soyleyen Buyuk Bati(!)
ittifaki, simdi de bu idamla demokrasinin gelme surecine
katkida bulunduğunu iddia ediyor! O gunden bugune
650 bini askin sivil o topraklarda can vermis. Yasasin
medeni ulkelerin aydin gucu! Helal olsun hepinize!
Irak'i surekli bir "Kurban Bayrami kesim yeri"ne
cevirdiniz ya!
Bizim Cumhuriyetimizi kuran insan, oyle izler birakti
ki… Onun kitabinda ne Bush'luk vardi, ne Blair'lik,
ne de Saddam'lik! Kendi doneminde de liderler arasindan
parildayarak siyriliyordu, bugun de! Onun cizdiği
yol, kan, irkcilik, istila, somuru, kin, intikam kokulariyla
kaplanmamisti. Mustafa Kemal, istisnai basarilarla
dolu seruveninin yani sira tamamen farkli bir "insan"di.
İste yeni yilin streslerine kapilmadan once, size
"insan" irkini farkli boyutlarda hissettirecek
bazi hatirlatmalar.
Ege Universitesi'nden Prof. Dr. Levent Kirilmaz, bu
hafta bana Ataturk arastirmacisi Prof. Dr. İlknur
Kalipci'nin gecen sene yaptiği "İcimizden Biri
Ataturk" konulu konferansin metnini yolladi.
O kadar muthis bellek tazelemeleri var ki icinde!
Orneğin Kalipci, o gunlerde kurak Ankara'da Cankaya'dan
Meclis'e gelirken yol uzerinde sadece bir tek iğde
ağaci olduğunu ve Gazi'nin her gecisinde o ağaca durup
selam verdiğini anlatir. Sonra bazi isguzarlar yol
genisletmek icin o ağaci kesince, o ağaci "soluduğu
havanin bir neferi" olarak goren Gazi hungur
hungur ağlamis… Ayni Ataturk 1930 yilinda, bir evi
raylar uzerinde 4 m. 80 cm. kaydirarak bir ağacin
kesilmesini engelliyor. Amerikalilar ise ayni yontemi
bir muzikholu 2 metre kaydirmak icin 1996'da uyguluyorlar,
ilk defa yaptiklarini sanarak…
Yine Kalipci 28/7/1933 tarihli "Cumhuriyet"te
cikan haberi hatirlatiyor: Hani bildiğimiz "Ataturk
Ciceği" vardir ya? O ismi bizler vermemisiz.
Chicago'da bulduklari yeni ciceğe isim arayan Amerikali
profesorler vermis. Yani bu isim, tum dunya icin konmus!
Hangi Ataturk'e verilmis bu onur? Bataklik ve hayvan
lesleriyle kapli ve "kesinlikle islah edilemez"
raporlari verilmis bir koca olu alandan, "Ataturk
Orman Ciftliği"ni yaratan Ataturk'e… 1980'den
sonra 5 Haziran'da kutlamaya alistiğimiz Cevre gununu,
25 Mayis 1933'te ilk olarak halkiyla orada kutlamis
Ataturk…
Kitaplara verdiği onemi su sozlerle dile getiriyor
Ataturk: "Cocukluğumda elime gecen iki kurustan
birini kitaplara vermeseydim islerin hicbirini yapamazdim."
Kadinlar konusuna gelince: 1996'da, İngiltere'de kadin
vekil sayisi on misli artar; basarinin mimari Leslie
Abdela'yi Turkiye'ye mucizesini anlatmaya cağirirlar:
Sozlerinin ozeti su, 'İngiliz kadini bu basariyi Ataturk'e
danisti, uygulanan projenin adi da, Ataturk'un 'Mutfak
Projesi'. Uniformali ve rutbeli kadin asker mi dediniz?
Dunya bunu ilk defa tabii ki kadinlara sonsuz guvenen
Ataturk'un ordusunda gorup uygulamaya geciyor.
Bir de dunyanin Ataturk'e nasil baktiği var: Cevremdeki
insanlar herhangi bir sey icin, "bu yapilamaz"
dediklerinde ben hep su cumleyi kullanirim, "Ay'a
gidilen bir donemde, Turkler de bunu yapabilir."
Peki, Norvecliler ne dermis biliyor musunuz, "Yapamiyorsan
bir de Ataturk gibi dusun, oyle dene!" Amerika
Baskani Clinton, 2000 yilinda mesajini verirken soyle
diyor, "Bugun Milenyumun, hic suphe yoktur ki,
tek devlet adami Mustafa Kemal Ataturk'tur. Cunku
o yilin değil, asrin lideri olabilmeyi basarmis tek
liderdir."
Ataturk 'un doğumunun 100.yilini 1981'de tum dunyada
kutlayan UNESCO'nun muhtesem belgesi ise soyle:
"Ataturk kimdir; Ataturk uluslararasi anlayis,
isbirliği, baris yolunda caba gostermis ustun kisi,
olağanustu devrimler gerceklestirmis bir inkilâpci,
somurgecilik ve yayilmaciliğa karsi savasan ilk onder,
insan haklarina saygili, dunya barisinin oncusu, butun
yasami boyunca insanlar arasinda renk, dil, din, irk
ayrimi gostermeyen, esi olmayan devlet adami, Turkiye
Cumhuriyeti'nin kurucusu…"
Son hatirlatmamiz ise bugune gonderme yapiyor:
Bir İngiliz gazeteci Ataturk'e bir roportajda sorar.
"Milletler Cemiyeti'ne uye olmayi dusunuyor musunuz?"
Cevap: "Sartlarimizi koyariz. Kabullerine bağli.
Biz muracaat etmeyiz. Eğer davet gelirse dusunuruz".
Evet, Milletler Cemiyeti'ne sadece Turkiye'yi davet
edebilmek icin yasasini değistirir ve 1932 ilk davet
edilen ulke olur Mustafa Kemal'in Turkiyesi. İste
sevgili okurlar, bugun AB'nin samar oğlanina cevirmeye
kalkistiği ulkemizin politikacilarina bizden hatirlatmasi…
Geriye kaliyor Ataturk'un koltuğu... Ben de herkese
diyorum ki "Bir de Ataturk gibi dusunun, cozersiniz,
cozeriz…"
Mutlu ve sihhatli yillar sevgili Cumhuriyet'ciler.