TARIHE YOLCULUK - 1
SILVANUS-PIR SULTAN BENZESMESI
Aradilar bir tenhada buldular
Yaslandilar sivgalarim kirdilar
Yaz bahar ayinda bir od verdiler
Yandim gittim ala dagli kar iken
Karacaoglan der ki bakin kadere
Omrumun yarisi gitti talana
Sual eylen bizden evvel gelene
Kim varimis biz burada yog iken
Karacaoglan
Dogu Roma İmparatoru İ. Konstantin'in buyrugu ile
M.S. 325 yilinda İznik Konsili toplandi. Yuzlerce
İncil icinden secme yapilarak 4 tanesi, yani Yuhanna,
Markos, Luka ve Matta'nin yazmis oldugu 4 İncil kilise
tarafindan kabul edildi.
Hristiyanlik resmi din kabul edildi. İmparatorluk
sinirlari icinde diger tum dinsel inanislar yasaklandi.
İmparatorluk askerleri Anadolu'yu bastan basa gezerek
mabetleri yiktilar, yazili eserleri yok ettiler.
Hristiyan olmayan insanlar oldurulmekten, zulum gormekten
kurtulmak icin, kendi iclerinde inanclarina bagli
kalmaya devam ederken, disariya karsi Hristiyanligi
kabul etmis goruntusu verdiler. Boylece dunyada takiye
ilk defa bu insanlar tarafindan uygulandi. Yani oldugundan
baska turlu gorunme.
"Gercek Hristiyanlar bizleriz" deyip
kiliseye gitmediler, vaftiz olmadilar, haca tapmadilar,
Hz. İsa ve Hz. Meryem'in kutsalliklarini reddettiler.
Kilise kayitlarinda bu insanlarin Hristiyan olduklarini
soylemelerine ragmen asagidaki konu-
larda Hristiyanlik ilkelerine uymadiklari yazilidir:
-Kilise hiyerarsisini ve ruhban sinifini kabul
etmiyorlardi
-Tevrat'i kabul etmiyorlardi.
-Sadece Yuhanna İncili'nin bazi kisimlarini kabul
ediyorlardi
-Kutsal ekmek-sarap ayinine karsi cikiyorlardi. (Papazin
verdigi ekmek İsa'nin bedeni, sarap
ise İsa'nin kanidir. Ekmegi saraba batirip yiyince
İsa'nin etli kanli bedeni ile birlesilir. İste
bu insanlar bu masala inanmiyorlardi)
-İkonlara (kutsal resimlere) ve haca ibadet etmeyi
kabul etmiyorlardi
-Onlara gore İsa, Tanri'nin oglu degil, sadece bir
insandi.
-Kiliseye gitmiyorlardi. İbadetlerini prosocay denen
evlerde yapiyorlardi.
Bu insanlardan geriye, kendileri tarafindan yazilmis
tek bir yazili belge kalmadi. Onlarin
inanislarini Bizans İmparatorlugu ve Ortodoks Kilisesi'nin
kayitlarindan ogreniyoruz.
Hristiyanlari bu insanlara karsi kiskirtmak icin "mum
sondu" gibi kufur dolu iftiralar da
atiyorlardi.
İste Ortodoks Kilisesi hutbelerinde okunan lanetlerden
bazilari:
"Kiz kardesleri, kayinvaldeleri veya gorumceleri
ile kirlenmis olanlara, ziyafet icin toplanip icki
ictikten sonra isiklari kapayan ve akrabaliga, yasa
ve cinsiyete bakmadan alem yapanlara lanet olsun.
"Efendimiz ve Tanrimizin uzerine civilendigi
degerli ve yasam kaynagi hacin muhterem
tahtasina ve bedenimizle ruhumuzun kurtulusu icin
diger maddelerden yapilmis figur-
lere tum kalbiyle inanmayanlara lanet olsun."
İmparator İV. Konstantin (M.S. 678 - 685) zamaninda
yeni bir kiyim dalgasi basladi. Ulasilamayan yerlere
kacanlar kurtuldu.
Kacamayanlar Corum bolgesinden batiya dogru surulduler.
Sag kalanlar Bati Anadolu'da Alasehir civarina, ve
Balkanlar'da Filibe'de Rodop Daglari eteklerine yerlestirildiler.
Bu, ilk surgun idi.
SILVANUS
"Su kanli zalimin ettigi isler
Garip bulbul gibi zareler beni
Yagmur gibi taslar yagar basima
Dostun bir gulu yareler beni."
Pir Sultan Abdal
Kilisenin disinda baska yerlerde dinsel ayinler yasaklanmisti.
Agir bir baski donemi basladi.
O sirada inananlarin ruhani liderligini Silvanus
yapiyordu. Silvanus, 653 - 680 arasinda bu
insanlari Sebinkarahisar bolgesinde yonetti.
İmparator İV. Konstantin 680 yilinda Simeon adinda
bir papazi askerler esliginde Sebinkara-
hisar'a gonderdi. Simeon, Silvanus'u ve yandaslarini
tutukladi.
Silvanus'un karsisina muritlerini dizdi ve, olmek
istemiyorlarsa mursitleri Silvanus'u tasa
tutarak oldurmelerini istedi.
Taslamaya katilanlar, hedefine ulasmayan ciliz taslari
saga sola savurmakla yetindiler.
"Ve onlara onlerinde baglanmis bir halde bulunan
bicareyi taslamalarini emretti. Herkes eline
bir tas aldi ama kendilerine Tanri tarafindan yollandigini
dusundukleri mursitlerine atmamak
icin ellerindeki tasi arkalarina firlattilar"
Sicilyali Peter'in raporundan. Peter of Sicily, Precis.
Ed. 1970
Fakat Silvanus'un yetistirdigi en guvendigi muridi
Justus, agir bir tasi onun kafasina firlatti.
"Simdi evlatligina verdigi egitimin ve ogrettiklerinin
odulunu aliyordu. İmparatorluk gorevli-
sinin verdigi emir uzerine Justus eline bir tas aldi
ve ikinci bir Golyat gibi tasi firlatip onu
oldurdu." M.S. 680
TITUS (Simeon)
Ozanlarin mursidisin pirisin
Yanar bu bagrimda kozun Pir Sultan
Bence sen bir evliyalar erisin
Kiblegahtir bana yuzun Pir Sultan
Sen gibi az gelir evliya erler
Can gozu kapali goremez korler
Atesler icinde semah donerler
Daha nice oglun kizin Pir Sultan
Mahmut Erdal
Simeon, donusunde İstanbul'da 3 yil kaldi. Pismanliklar
icindeydi. Yuksek mevkilerini, Hris-
tiyanlik inancini, ailesini, tum gecmisini terk ederek
gizlice Sebinkarahisar'a geldi. Adini Titus olarak
degistirdi. Taslatarak oldurdugu Silvanus'un yerine
gecti. M.S. 683.
3 yil sonra Justus, onu kiliseye ihbar etti. O sirada
yeni tahta gecmis olan İİ. Justinyen, onu ve
yandaslarini tutukladi. Titus ve muritleri, Silvanus'un
taslanarak olduruldugu ayni yerde, diri diri atese
atilarak yakildilar. M.S. 687
Bu, sonu gelmez yanginlarin ilki oldu. Ortodoks Kilisesi,
Titus'u soyle lanetledi:
"Kendisine Titus diyen, İmparatorun emriyle
Silvanus'u taslayan ve onun ardindan Corum'daki ikinci
mursit olan ve Justus tarafindan Sebinkarahisar Piskoposu'na
ihbar edilen ve İmparatorun emriyle Silvanus'un taslandigi
yerin hemen yaninda yakilan Simeon'a lanet olsun."
J. Gouillard, Synodikon of Orthodoxy, 1967
Erdogan Cinar, Aleviligin Kayip Bin Yili, sayfa 49-52
PİR SULTAN - SİLVANUS BENZESMESİ
1
Ortodoks kilisesinin Corum civarinda yasayan insanlar
hakkinda one surdugu "mum sondu" iftirasi
ile Osmanli doneminde Aleviler hakkinda one surulen
"mum sondu" iftirasi hemen hemen birbirinin
aynidir. Arada ise en asagi 1000 yil fark var. Bu
durumda akla su sorular geliyor
-M.S. 325- 800 yillari civarinda Ortodoks Kilisesinin
ugrastigi bu din mensuplari ile Selcuklu ve Osmanli
donemlerinde Alevilerin yerlesim yerlerinin hemen
hemen ayni olmasi ne anlama gelmektedir.
-Malazgirt savasinda Bizans ordusunda Bizans topraklarinda
yuzlerce yildir yasamakta olan Pecenek, Oguz, Kipcak
Turkleri vardi. Tarih kitaplari bunlarin Hristiyan
olduklarini yazar. Bunlar savas sirasinda Alparslan'in
tarafina gecmislerdir. Bu Turkler acaba gercekten
Hristiyan mi idiler, bunlarla Anadolu'daki bu eski
din sahipleri arasinda ne gibi iliskiler vardi. Cunku
bu eski din sahipleri de Alparslan ve Mikail kuvvetlerine
yardimci olarak Bizans'a karsi savasmislardi.
-Bu eski din sahipleri ortadan aniden yok olmadiklarina
gore, acaba Turklerin hem dillerini hem de dinsel
tapinma sekillerini mi kabul ettiler. Onlarin tapinma
bicimlerinden ne kadari Turklere gecti.
-Acaba bunlar ta milattan onceki yillarda Anadolu'ya
gelen ve Oguz boylari ile benzesen dinsel rituellere
(semah vs gibi) sahip olan ve belki de Turkceyi unutmus
olan Turk boylari mi idiler.
-Oguz boylari inanc sentesi yapmayi onlardan mi ogrendiler.
Cunku bu kisiler 1000 senedir Ortodoks Kilisesi'ne
karsi bu konuda uzmanlasmislardi. Anadolu'ya gelen
Turk boylari samah vs. gibi dinsel rituellerini devam
ettirmek, bu arada İslamiyeti kabul ederek bir sentez
yapmak pratigini onlardan ogrenmis olabilirler.
-Bugunku Anadolu'da dahi Alevi yerlesim bolgeleri,
Bizans doneminde kayitlara gecen eski din sahiplerinin
yerlesim bolgeleri ile cok buyuk olcude cakismaktadir.
Bu da, yeni gelenlerle eskilerin cok hizli bir sekilde
kaynastigini mi gostermektedir?
2
Asagida birkac arastirmacidan verdigim Pir Sultan
soylenceleri, Silvanus olayi ile benzesmektedir. Aralarindaki
farklar sunlardir:
-Silvanus olayi, Ortodoks Kilisesi ve Bizans Devleti
kayitlarina gecmis gercek bir olaydir. Yani Silvanus
gercek bir kisidir.
-Pir Sultan soylencesi ise, adi uzerinde bir soylencedir.
Osmanli kayitlarinda boyle bir olayin olduguna dair
hicbir ipucu bulunamadi. Yani kayitlara gecen boyle
bir olay yok. Zaten asagida okuyacaginiz Pir Sultan
soylenceleri, bunlarin gercek olmadigina delildir.
En basiti, bir Alevi ozaninin muridinin İstanbul'a
gidip Pasa olmasi olanaksiz. Cunku Enderun'a sadece
Turk olmayan devsirmeler kucuk yasta alinirdi. Kopegin
haram lokmayi yememesi vs.. bunlarin hayal gucu ile
uydurulmus oldugunun diger kanitlaridir.
-Silvanus olayinda, muridi Justus Silvanus'a tas atarak
oldurur. Digerleri ise taslari baska taraflara atarlar.
Pir Sultan soylencesinde herkes Pir Sultan'a tas atarken
musahibi Ali Baba gul atar.
Buradan anladigimiza gore, gercek olay yer, zaman,
kisi adlari ve kisilerin davranisi temelinde degisiklige
ugramistir. Silvanus'un anisi Pir Sultan soylencesi
olarak devam ettirilmektedir.
Degismeyen sey: En yakininin davranisidir. En yakinin
davranisi digerlerinin davranisindan farklidir. İki
anlatimin da ayird edici niteligi budur. Gul atma
seklinde hafifletilmis olsa bile, Pir Sultan soylencesinde
de ana eksen mursit-en yakin murit iliskisidir.
3
Bu degistirme, gizleme bakimindan da bilincli olarak
yapilmis olabilir. Cunku Silvanus olayi aynen anlatilsa
idi, adini degistirseler bile hemen anlasilirdi. Bu
da onlarin Anadolu'daki eski din mensuplari ile iliskileri
olduguna delil teskil ederdi. Bu eski din mensuplari,
Oguzlar Anadolu'ya geldikten sonra aniden yok olmuslardir.
Bu cok garip bir olaydir. Tarihcilerin gorevi bu perdeyi
kaldiracak calismalar yapmaktir.
4
Donemin unlu Osmanli tarihcilerinden Hoca Sadettin
Efendi, Gelibolulu Mustafa Cenabi, Koci Bey, İbrahim
Pecevi ve digerleri, eserlerinde Pir Sultan Abdal
adli bir kisiden bahsetmiyorlar.
5
1600 lu yillarin basinda efsanenin anlatildigi cografyayi
gezen Evliya Celebi, yazdigi Seyahatname isimli eserinde
Pir Sultan diye bir kisiden bahsetmez.
Asagidaki ciddi arastirmacilarin (İrene Melikoff,
Nejat Birdogan, Fuat Bozkurt) yazdiklarindan da, Pir
Sultan anlatimlarinin tarihsel bir olay degil, fakat
bir soylence / efsane oldugu anlasilmaktadir:
PİR SULTAN ABDAL UZERİNE - İrene MELİKOFF
Pir Sultan'in asil adi Haydar'dir. Sivas ili, Yildizeli
ilcesi, Circir Nahiyesi Banaz Koyunde dogmustur. Bir
Bektasi ocaginin Piriydi. Sosyal ve inanc isyaninin
basini cekmistir. Bu olay, Kanuni Sultan Suleyman
( 1520-1566) ve Sah Tahmasap (1524-1576) zamaninda
olmustur. Sah Tahmasap, Sah İsmail'in ogluydu ve adi
Pir Sultan'in siirlerinde gecmektedir.
Pir Sultan'in muritleri arasinda Hafik ilcesi, Sofular
Koyunden gelen Hizir isimli bir dervis vardi. Hizir,
Pir Sultan'in iznini alarak İstanbul'a gitmis ve sansi
acilmis, Pasa ve Beylerbeyi olmus.
Efsaneye gore, Pir Sultan, Hizir'a: "Gidip okuyacaksin.
Pasa, hatta vezir olacaksin. Fakat beni asmaga geleceksin!"
diye soylemis. Pir Sultan Osmanlinin zulmune karsi
ayaklandiginda, Pasa olan Hizir, isyani bastirmak
gorevine tayin olmus. Pir Sultan Hizir tarafindan
tutuklanip Sivas Toprak Kalesine konmus ve idama mahkum
edilmistir.
Tekrar efsaneye gore, Hizir Pasa, Pir Sultan'in hayatini
kurtarmak icin O'ndan "Sah" kelimesini kullanmadan
uc nefes istemistir. Pir Sultan sazini alip Sah'i
oven uc nefes soyledi. Fakat bu ovgu İran Sahini degil,
Sah-i Merdani, yani Ali'yi anlatiyordu. Pir Sultan
asildi ve Hizir Pasanin adi lanetle anildi.
PİR SULTAN ABDAL UZERİNE - Nejat BİRDOGAN
Sislerle ortulu yasamina egilmeden once bu yasamin
olustugu ve yayildigi cografyaya da egilmek istiyoruz.Bu
yasamin cografyasinin odagi bugunku Kuzey/Bati Sivas'tir.
Yildizeli'ne bagli Banaz Koyunde yasadigi bilinmektedir.
Yedi buyuk Alevi ozanindan biri olan Pir Sultan Abdal'in,
"ogrencisi Hizir'in O'ndan izin alip Pasa olmasi,
Hizir'in halka zulum etmesi, yemegini kopeklerin bile
yemeyisleri, Mursidi Pir Sultan'i cagirtip icinde
SAH kelimesi gecmedigi uc deyis soylerse biraktirabilecegi,
ancak Pir Sultan'in tumu ile bu istegin tersine deyisler
soyledigi, sonunda asilmasi ama ertesi gun daragacindan
inmis gorundugu ve Sivas'ta cikip dort yone dogru
gittigi anlatilagelmektedir. Sanki Pir Sultan gerek
zindanda, gerekse daragacinda bu soylenceleri doguran
deyisler soylemistir.
BİR SOYLENCENİN İZİNDE - Fuat BOZKURT
Pir Sultan Abdal'in yasamini dort basi bayindir olarak
niteleyen Cemal Sureya, soylence sozcugunun anlamini
soyle ozetler : "Olaylarin ya da kisilerin, kitlenin
ortaklasa dus gucunde degistirilip abartilmasi, yeni
goruntuler kazanmasi."
Pir Sultan Abdal'in yasam oykusu, butun bu ogeleri
icerir. Olay uc onemli kisilik uzerinde kurulmustur.
Pir Sultan Abdal (mazlum), Hizir Pasa (zalim) Pir
Sultan Abdal'in musahibi Ali Baba (donek) olarak bu
soylencede yerlerini alirlar.
Hizir Pasanin Pir Sultan ile iliskisi de soylenceye
dayanir. Buna gore Hizir Pasa, Sivas'in Hafik İlcesi
Sofular koyunde dogar. Pir Sultan'in adini duyup Banaz'a
gelir. Pir'den nasip alir. O'nun ilkin azapi (hizmetkari)
sonra muridi olur. Kapisinda yedi yil hizmet gorur.
Hizir Pasa bir buyruk daha verir. Pir Sultan asilirken
halkin Pir'i taslamasini ister. Taslamayanlarin ise
oldurulecegini bildirir. Pir Sultan Abdal'in musahibi
Ali Baba buyruga uymak zorunda kalir. Ancak tas atmaya
kiyamaz ve aldigi bir gulu atar. Pir Sultan atilan
taslardan cok bu gulun kendisini yaraladigini bildiren
son deyisini o zaman soyler. Pir Sultan Abdal idam
edilir