SİVAS KATLİAMINI UNUTMADIK!
2 Temmuz 1993 te Sivas'ta Madımak Otelini kuşatan gözü
dönmüş Laik Cumhuriyet düşmanı yobaz kitlesi bir yandan
tekbir getirirken, bir yandan da ''Cumhuriyet burada
kuruldu, burada yıkacağız'' diye haykırıyorlardı. Cumhuriyetin
kuruluşundan beri pusuda bekleyen şeriatçıların kanlı
ayaklanmalarından biriydi Sivas katliamı.
Kubilay'ın başını kesenler, Çorum'da masum insanlara
saldıranlar, Maraş'ta kadın, çocuk, yaşlı demeden katledenler
aynı amacın peşindeydiler. Laik Cumhuriyeti yıkmak,
yerine şeriat düzenini getirmek. Her seferinde geri
püskürtüldüler. Laik Cumhuriyetin savunucuları, cumhuriyete
ve cumhuriyet devrimlerine sahip çıktılar. Çağdışı şeriat
düzenini kanlı ayaklanmayla getiremeyeceğini anladıkları
için, ABD'nin desteğiyle siyaset yoluyla amaçlarına
ulaşmaya çalışmaktadırlar.
Bir kısım işbirlikçilerin, gaflet ve delalet, hatta
ihanet içinde bulunanların yardımıyla şeriatçılar ve
karşı devrimciler iktidar oldular. Çıkar çevrelerinin
medyalarında ''değiştiler '' yutturmacalarıyla halkı
kandırararak, 12 Eylül faşizminin getirdiği seçim sistemi
sayesinde yüzde 34 oy oranıyla neredeyse anayasayı değiştirecek
çoğunlığa sahip oldular.
1945'ten beri ABD'nin,Ortadoğu ve Türkiye'de kurmak
istediği Ilımlı Şeriat düzenini gerçekleştirmeye başlamışlardır.
Büyük Ortadoğu Projesi ile AKP iktidarı Türkiye'de ılımlı
şeriatı yerleştirmek için görevlendirirlmiştir. ABD
ve Avrupa Türkiye'yi Laik demokratik bir ülke yerine
İslam Cumhuriyeti olarak görmek istemektedir.
İktidarın büyük çoğunluğu, bakanların çoğunluğu tarikat
üyesidir. Bütün bakanlıklar, laiklik karşıtlarınca AKP
yöneticilerinin yakınlarıyla doldurulmaktadır. TRT imam
kökenli biri tarafından yönetilmektedir. Artık TRT,
tarikatların, siyasi islamın yayın organı durumuna getirilmiştir.
Kısmen dini kurallara göre yönetilen islam ülkelerinin
başkan, başbakan, bakan eşleri başı açık ve modern giyinmelerine
karşın, Laik Türkiye Cumhuriyetinin Başbakan eşi, bakan
eşleri, Meclis Başkanının eşi içerde ve dışarıda laiklik
çelişen, tesettürlü, türbanlı giysilerle modern Türkiye'nin
devrim yasalarını kasıtlı olarak çiğnemektedirler.
Başbakanlık Müsteşarı, artık din yasalarının geçerli
olduğu bir yönetimi savunmakta, başbakan ve müsteşarı
düşüncelerinin arkasında olduğunu söylemekten çekinmemektedirler.
Tüm devlet kadroları, hatta okul müdürlerinin bile bilgisi,
devlet tecrübesi, dürüstlüğü o göreve uygunluğu aranmamaktadır.
Tek ölçü; o kişinin tarikatçı olması, eşinin türbanlı
olması, laik cumhuriyete düşman olması gerekmektedir.
YÖK yasası ile öğrenim birliği yasası ortadan kaldırılarak,
üniversiteler laik eğitim yerine, şeriatçı yetiştiren
medreseler durumuna getirilmek istenmektedir.
AKP'li belediye başkanları, okullara Atatürk'e hakarete
varan broşürler dağıtılmakta, Milli Eğitim Bakanlığınca
desteklenmektedir.
Din adamı yetiştirmesi amacıyla kurulan İmam Hatiplilere
üniversite yolunu açarak Laik Türkiye Cumhuriyeti'ni
ele geçirme planları şimdilik beklemeye alınmıştır.
Her karşı-devrim hamlelerine gösterilen tepkiye göre
geri çekilip pusuya yatmaktadır.
Kendilerine engel olacak güçleri Avrupa Birliği'ne uyum
kisvesiyle safdışı bırakacak yasaları çıkarırken, kendileri
ve yandaşlarının her türlü suçlarını yargıdan kurtarmak.
Ülkemiz, hızla ve planlı bir şekilde karanlık bir geleceğe
götürülmektedir. Mecliste ve meclis dışında Cumhurbaşkanı
ve yurtsever aydınlar dışında tutarlı bir tavır konmamaktadır.
Yasaları uygulayan yargıya başbakan öfke kusmakta, AKP
yandaşı basın yargıçları hedef göstermekte ve yargıçlar
öldürülmekte, yargı hızla şeriatçıların kuşatması altına
alınmaktadır.
Emniyet teşkilatına yerleştirilen AKP yandaşlarınca
senaryolar üreterek, orduyu zan altına alarak, siyasi
islamın önündeki engelleri ortadan kaldırma sürecini
başlatmışlardır.
Başta başbakan, bakanlar olmak üzere yığınla AKP'linin
yargıda bulunan, hırsızlık,yolsuzluk, naylon fatura,
ve yüz kızartıcı suçlarla ilgili davaları söz verdikleri
halde dokunulmazlık zırhının arkasına saklanarak yokedilmeye
çalışılmakatadır.
Türkiye Cumhuriyeti, kuşatma altına alınmaktadır.
Vakit çok geç olmadan daha nice kanlı Sivas Katliamlarının
olmasını istemeyen tüm çağdaş yaşamdan yana olan, Laik
Cumhuriyetten yana olan, kadının eşitliğini savunan,
demokrasiden yana olan, halkını ülkesini seven herkesi
bu ülkeye, demokrasiye, laik cumhuriyete sahip olmaya
çağırıyoruz.
Bizim, HDF olarak Mustafa Kemal Atatürk´ün ilkeleri
doğrultusundaki mücadelemiz, halkımızın, Laik, demokrat
Türkiye Cumhuriyetimizin karanlıktan ve bağımlılıktan
kurtuluş mücadelesidir.
Ülkemizin aydınlık güçleri, halkla elele, bağımsız,
mutlu, uygar Türkiye'yi çağdaş düzeye getireceklerdir.
Yıldız Akalın
HDF Genel Başkan Yardımcısı