Aleviler, CHP, Baykal...
Murtaza DEMİR
"Siyasetle ilgilenmeyen aydinlari bekleyen kacinilmaz
sonuc, cahiller tarafindan yonetilmeye razi olmaktir."
Eflatun
Aleviler, yurtlarinda hicbir baskiya maruz kalmadan
ozgur ve cagdas sartlarda yasamak istiyorlar. Bayrak,
sinir ve Ataturk sorunlari da yoktur...
Evet, din, mezhep, asagilama, devlet, mahalle ve
cogunluk baskisi gormeden; ayirimciliga tabi tutulmadan
yasamak... Butun istekleri bundan ibaret... Bu beklentinin
laik-demokratik sistemle saglanabileceginin de olabildigince
farkindalar. Fakat laik demokratik degerlerin salt
talep edilerek degil, ayni zamanda o ugurda calisarak
ve sorunlari gogusleyerek sahip olunacagini yeterince
fark etmis degiller. Bunun "geregini yapmak"
konusunda tereddutleri, gecmisten kaynaklanan korkulari
ve sosyolojik sorunlari var.
Yani?
Yani; Alevilerin, demokratik taleplerinin gerceklesmesi
dogrultusunda pek de caba gosterdiklerini soyleyemeyiz.
Siyasal iradelerini bir "hizip" anlayisina
ipotek, ya da "emanet" ederek tribune cikmis
gibiler. On yillardir olan biteni oradan seyredip,
konusuyorlar: ama sadece konusuyor, konusuyorlar…
Calismadan, geregini yapmadan bir sey istemek anlayisi,
ormanlari yakip dogayi kurakligin pencesine attiktan
sonra yagmur duasina cikmaya benziyor. Oysa yagmurlu,
yani bereketli bir cografyaya sahip olmak istiyorsak,
oncelikle ormanin degerini bilmemiz, sonra da kuruyan,
yakilan, tahrip edilen agaclarin yerine yeni fidanlar
dikmemiz ve bakimini yapmamiz gerekmez mi?
Ozgur ve cagdas yasamak iyi ama...
Her sey gibi onun da bir bedeli var. Ozgur ve cagdas
yasamak, ancak cagdas siyasi araclari ogrenmek ve
kullanmakla olasidir. Bu araclardan cok temel ve belirleyici
olan biri sudur: siyasi irademizi araciya, tefeciye,
bezirgâna, delege agasina kaptirmayacak, emanet etmeyecek;
aracisiz ve dogrudan kendi ellerimiz ve vicdani kanaatimizle
kullanacagiz. Dogrudan irade kullanimina bir kisitlama,
kota, yoklama, kontenjan gibi kural ve kisitlamalar
konuluyorsa bunu reddedecek, oy vermeyecegiz! Ve bunun
toplu bir reflekse donusmesi icin, siyasetin disinda
ve ayriyeten "sivil toplum" anlaminda da
orgutlenecegiz.
Baykal ekibinin korktugu iste bu... Alevi orgutlenmesini
istemiyor ve orgutlu talep getirilmesinin ihtimalinden
dahi urkuyor. Diyorlar ki, "bu Kizilbas taifesi
simdi dernek ve vakiflarda orgutlenmeye basladi: ya
bir de orgutlu hareket etmeye baslarlarsa?" Parti
oylarinin %80-90'inin Alevilerden geldigi halde, konu
Alevilerin TBMM'de temsil edilmesi hakkina gelince;
size %10 yeter diyen Baykal ekibi, Alevilerin sirtindan
surdurdugu ve "bedavaya getirdigi es, dost duzeninin"
bozulmasini istemiyor ve bu olasilik nedeniyle uykulari
kaciyor. Baykal ekibinin ne dusundugu bir yana, Alevi
duyarliligi yaninda laiklik ve demokrasiye de en az
onun kadar duyarli olan, sorunlarimizin nihai cozumunun
demokrasinin kurumlasmasiyla mumkun oldugunu ozumseyen,
guclu bir parti grubuna gereksinim oldugu ortadadir.
Sn. Baykal, 2006 yilinda kendisini ziyaret eden Alevi
kurumlarinin ust duzey yoneticilerine, "hos geldiniz"
faslindan hemen sonra sunu soyluyor: "bana kurumsal
kimliginizle gelmeyin: bu kimlikle bir talepte bulunmayin!"
( )
Sn. Baykal'in soylediklerinin Turkcesi su: "bakin,
aslinda ben Alevilerden nefret ederim, kurumlarini
da sevmem: Alevi kurumlari adiyla ne buraya gelin,
ne de bir talepte bulunun! Bunu soyleyerek Alevilerin
siyasal ve sosyal taleplerine set cekiyor ama Alevi
yoneticilerini asagilamaktan da perva etmiyor. Alevilerin
kayitsiz sartsiz CHP teslimiyetciligi adamlari bu
hale getirmis: hic minnetleri yoktur...
Hem oy ver yillarca sirtinda tasi, hem de hakaret
gor, asagilan! Diyorum ki, bu bizimki kader degil,
siyasal korluktur: gelin sosyal bunyemize zarar veren
siyasi aliskanliklarimizi artik gozden gecirelim.
TBMM'de konu edilen orgutsel taleplerimiz neden hicbir
karsilik bulmuyor? Gayet basit; cunku oy verdigimiz
parti, bizi de taleplerimizi de ciddiye almiyor; Diyanet,
zorunlu din dersleri, cemevleri, Alevi koylerine cami
yaptirma kampanyasi, Hacibektas Dergâhinin Belediyeye
devri, Alevi Enstitusu vb. taleplerimizi grup karari
haline getirip desteklemiyor ve hicbir zaman, iktidara
"bu sorunu cozelim" talebinde bulunmadigi
gibi, cozumunu de istemiyor. Milletvekillerinin, Alevilerin
sorunlariyla ilgili kisisel konusmalari da "dostlar
alisveriste gorsun" sovundan oteye gecmiyor.
O halde bu konu uzerinde dusunelim: gerekiyorsa ezberimizi
bozalim!
Oyle hemen ustume gelmeyin! Durun! Bir siyasi adres
talebim de, farkli parti onerim de yoktur. Yaziyi
da bu amacla yazmadim. Yazinin amaci, sosyal ve siyasal
sorunlarimiza cozum aramak ve herkesi dusunmeye cagirmaktan
ibaret... İstesem dahi verecegim bir parti adresi
yoktur. ( ) Cunku siyasi partilerin Alevileri tatmin
etmeye donuk ne bir acilimlari ne de demokratik bir
yapilanmalari var... Kisirlik, tembellik ve siyasi
ongorusuzluk, partilerin tumunde var. Fakat CHP yonetimi
kendi alaninda en olumsuzu... Bu bakimdan onerdigim
sey, bir siyasi parti adresi degil; bu kisir dongu
ve cozumsuzlugumuzu asmak icin siyasal arayis icinde
olunmasi gerektigidir.
Tamam: elimiz irkciya, dinciye oy vermeye gitmiyor,
bu dogru; ayrica da iyi... Ama bu duyarliligimizin
kullanilmasina da itiraz edelim; "artik yeter;
yakamizdan dusun; sirtimizdan inin!" demesini
bilelim.
Ne yapalim?
"Demokrasilerde care tukenmez" demiyorum
ama yapacak bir sey mutlaka vardir... İlk is olarak
oy verdigimiz partide, (CHP) parti ici demokrasisinin
isletilmesini mutlaka saglayalim: ve butun secim cevrelerinde
on secimi sart kosalim. "Bunu yapmazsaniz oy
vermeyecegiz" diyelim: dedigimizi de yapalim.
Bu isin koordinasyonu gorevini Alevi kurumlarinin
tamaminin olusturacaklari bir akil insanlar kuruluna-grubuna
verelim. Bunca birikimi oldugu halde, haksiz bir sekilde
siyaset kurumlarindan dislanan, haklari yenilen birikimli
arkadaslarimizi ve buyuklerimizi bu kurullarda degerlendirelim:
Onlarin birikimlerinden yararlanalim. Yani cagdas
dunyada ornekleri olan siyaset lobisini bizler de
hayata gecirelim: herkes nasil yapiyorsa, sorunlarinin
cozumu noktasinda siyaseti nasil kullaniyorlarsa,
ayni araclari, yol ve yontemleri, ahlaki ve demokratik
degerlerin disina cikmadan bizler de kullanalim.
CHP lider kadrosu, Alevilerin oyunu isteyip kendilerini
istemedigi icin, onsecim sistemini kaldirdi. Kota,
ya da kontenjan kullaniminin, bir iki kisiyi gecmemek
uzere, ender olarak cagdas Bati ulkelerinde de uygulandigini
biliyoruz. Oysa bizde, ornegin Alevilerin neredeyse
%90'ninin oy verdigi CHP'de, gostermelik birkac secim
cevresi disinda adaylarin tumu, iki kisinin onayiyla
belirlenir ve bu keyfilige de tuzuksel bir kilif uydurulur.
Ne karsiliginda hangi siranin kime verildigiyle ilgili
dedikodular, bazi pis kokular ve mide bulandirici
soylentiler, kuskunlukler; partiden kopmalar, hakki
yenilenlerin parti aleyhine calisma yapmalari vb.
yillarca surer gider. Soylentilerin dogrulugu-yanlisligi
ayri seydir: bunlari bilmiyoruz. Ancak bildigimiz
sey yontemin, bu soylentilere canak tutmasi ve demokratik
olmamasidir.
Soylenenlerin hepsi yalan ve dedikoduysa, CHP yonetimi
parti ici demokratik yaristan neden kacar? Adaylarin,
oy verenler tarafindan belirlenmesine neden karsidir?
Bu yontemin ahlaki ve demokratik bir izahi var mi?
CHP'de isler siyaset olmaktan cikmis, kokusmus ve
organlar bir tur siyasi ceteye donusmustur. Bunun
Turkce anlami sudur: "ey Alevi-Bektasi-Kizilbas
taifesi, siz bu isleri bilmezsiniz! Bu isleri sizin
adiniza biz yapacagiz: siz sadece oy verin ve partinin
kapisindan-cevresinden ayrilmayin! 'Parti yonetiminde
soz ve karar hakki' gibi isteklerle gelip, haddinizi
de asmayin! Goreceksiniz her sey daha iyi olacak!"
Defalarca denendi ve goruldu ki, bu bizim teslimiyetci
ve ozguvenden yoksun tavrimiz, parti yonetiminde oligarsiyi
ve cetelesmeyi, Alevi-Bektasiler bakimindan siyasi
kolelesmeyi, makro siyaset anlaminda da yiginla sorunu
beraberinde getirmistir. Kole duzenine donusen parti
ici iliskilere isyan eden ve partiyi terk etmek zorunda
birakilan Alevi-Sunni gercek demokratlar, eski partilerinin,
Turkiye'nin karsi karsiya oldugu tehditler karsisindaki
celiskilerle dolu, etkisiz ve islevsiz konumunu huzunle
izlemektedirler. Oyleyse artik kabul etmemiz gerekir
ki, parti ici demokratik gelenegi bitiren, partiyi
de curuten bu uygulayicilarin, kendileri disinda Alevilere,
Sunnilere, Turkiye'ye bir hayri yoktur ve olmayacaktir
da...
Bu anlamda Alevilerin siyaseten teslimiyetciliginin
negatif sonuclari, kendilerine verdigi zarardan daha
da anlamli ve kapsamlidir.
Soyle ki: bir kere Aleviler, Ataturk'un siyasi mirasi
ve Turkiye toplumunun laik-demokratik birikimi uzerinde
oturan CHP'sine olan bagliliklarini her durumda surdurerek,
parti yonetiminin tembelligine ve tutucu cizgiye evirilmesine
neden olmuslardir. Bu nedenle CHP, Turkiye toplumunun
cagdas, demokratik ve laik beklentilerinin onculugu
ve toparlayiciligi sorumlulugundan savrulmus, bir
"hizip'in" siyasal ihtirasini karsilayacak
duzeye kadar daralip, kuculmus; hicbir toplumsal beklentiyi
karsilayamaz duruma gelmistir.
Baykal'li CHP icinde demokrasiden soz etmek soz konusu
bile degildir. Mahalle delegeliginden parti genel
baskan yardimciliklarina degin butun kadrolar, iki
kisinin keyfiyeti ve "isaretiyle" belirlenmekte
oldugundan, partiye hizmet etmek, oy oraninin arttirilmasi
icin calismak, anlamsiz hale gelmistir. Parti kadrolari
icinde; "partiye calisip bunca mesakkat cekecegime,
lider kadrosuna calisarak siyasal beklentimi daha
rahat saglarim" anlayisi ragbet gormekte, orgute
ictenlikle emek verenlere "aptal" gozuyle
bakilmaktadir. Etkili gorevlere secilen kisilerde,
kalite ve emek yerine "orgutte cok konusulan
bir meziyet" aranmakta, diger orgut gorevlerinde
ise, yonetime karsi "kalitesi, kariyeri ve birikimiyle
ileride sorun cikarma potansiyeli ya da ihtimali"
olanlar dahi, daha isin basinda diskalifiye edilmektedir.
Yani CHP, demokrasiye oldugu gibi calismaya, kariyere
ve kaliteye de kapalidir.
Oyleyse sorunumuz, laik cumhuriyetten kalan birikimi
yok etmek ve cagdisi amaclarini karsilamak uzere cani
pahasina calisan AKP degil, sorumluluklarina karsi
sorumsuz davranan CHP yonetimidir. Toplumumuzun, Ataturk'un
mirasini korumakla yukumlu kildigi CHP, bu yukumlulugunu
genel baskanlik, genel sekreterlik makam koltuklarini
korumak duzeyine kadar indirmis, koskoca ana muhalefet
gorevini sabah vaazlarinda ibaret sayarak, gaflet
ve delalet icine dusmustur.
CHP yonetimi salt Alevilerin degil, Turkiye'nin sorunudur.
Siyasetin sol kulvari Baykal ve ekibi tarafindan tikanmistir.
Sol kulvarda islevsizlige mahkûm edilen demokrasi,
ulkede de islevsizlige mahkûm olmustur. Demokrasinin
kurumsallasmasi, kok salip topluma ulasmasi baglaminda
sorumluluktan kacan CHP'nin tavri nedeniyle demokrasi
denilen kavramin aslinda ne oldugu anlasilamamis,
toplumun, o tilsimli gucun erdemlerinden yararlanmasina
izin verilmemistir. Siyasilerce iki de birde irzina
gecilen de; pisliklerin, yolsuzluklarin, hukuksuzluklarin
ustunun ortulmesi icin de hep demokrasinin adi kullanilmistir.
Demokrasi, Turk siyasetcisinin elinde iste boyle ne
oldugu belirsiz bir meta gibi bikmadan, usanmadan
insafsizca yozlastirilmistir.
Mesela Basbakan, turbanin "demokratik bir hak"
oldugunu iddia ederek, demokrasinin "d"sinden
dahi habersiz oldugunu kanitlarken, "parti ici
demokratik hizmet yarisina neden engel oluyorsunuz?"
sorularina Sn. Baykal'in verdigi yanit, Erdogan'dan
farksizdir: "Partinin tuzel kisiligini olumsuzluklardan
korumak benim gorevimdir."
Biri seriat amacli bir simgenin universitelere sokulmasini-kullanilmasini
"demokratik hak" gibi tarif ederken, digeri,
parti ici hizmet yarisinda demokratik kurallarin kullanilmasinin
partiye zarar verecegine inandigini itiraf ediyor.
İste iktidari ve ana muhalefetiyle, biz yonetenler...17.02.2008