Gercek Ilim
Alevi Birlikleri Yayin Organi

AnaiayfaForumYazarlarSiirlerDeyislerArsivTanitimIletisimLinkler
 

Biz Kimiz?
Ilk Kurucular
Alevilik Nedir?
Aleviligin Kurumlari
Guzel Sozler
Hz. Ali'den Ozdeyisler
Kirklar Meclisi

Alevilikte
 

On Iki Imam
Dort Kapi Kirk Makam
On Iki Hizmet
Dedelik Makami
Post Dedesinin Vasiflari
Cem
Musahiplik
Muzik
Dar
Duskunluk
Semah
Dualar
Edebiyat
Kerbela Vakasi
Kerbela ve Takvim
Kerbela Mahser Gunu
Yedi Ulular
Kutsal Gunler
Kurban
Hizir Kulturu
Oruc - Namaz
Cenaze
Nikah
Kadin
Genclik

Hukuk Kosesi
  Aile Birlesimi
Emeklilik
Onemli Linkler
  Alevi Yol
Dr. Ismail Engin
Cem Vakfi
Cem Radyo
Alevi Bektasi Federasyonu
HDF Almanya
Pirsultan.net
Yazarlarimiz
 

Muhiin Cevahir
Zulfikar Yalcinkaya
Ali Sefa
Musa Dikman
Hatice Eldeniz
Haydar Oztoprak
Ali Yakar

Konuk Yazarlar
  Ali Serdar Polat
Murtaza Demir
Ahmet Altan
Ismail Onarli
Mustafa Tosun

Metin Gulbol
Seyyit Miktat Guler
 

Alevilik - Bektaşilik

Genel olarak bu iki sözcük ayrı anlarda kullanıldığı gözlenmektir. Alevilik: Hz. Ali'yi seven onun İslam anlayışına ve yorumunu benimseyen bir inanç sistemidir.
Bektaşilik: Hacı Bektaş Veli'den sonra ortaya çıkmış, Aleviliğin zaman içerisinde yıpranmış ve o gün ki sosyal yapıya uygun hale getirilmiş şeklidir. Yani Hacı Bektaş Veli, Alevilikte bir reform yaparak Hz. Ali'nin yaşadığı dönemde başlayan Alevilik inancını, Anadolu kültürünü ve çağın gereksinmeleri ile sentez yaparak, hoşgörülü bir dini felsefe olan Bektaşiliği kurmuştur.

Temel inanç aynıdır, ancak o çağda Arap Kültürü ve Arap tarihinin etkisi hissedilir vaziyettedir. Bektaşilikte, Aleviliğin temel kuramları hassasiyetle korunmuş, özel ve sosyal yaşantıda, kişiyi dar kalıplardan kurtararak daha hoşgörülü bir düşünce özgürlüğüne kavuşmuştur. İnancın temelinin Hz. Ali ve II. Bektaş Veli'nin değeri ölçülmez kişiliklerine bağlı olması, Hacı Bektaş Veli'nin Hz. Ali soyuna bağlı olduğu inancı, batta İsim değiştirmiş Hz.Ali olduğuna olan İtikaf ve inanç, temelde birbirinden farkı olmayan Alevilik ve Bektaşiliği, ayrılmaz bir şekilde birleştirmiştir. Biz buna Anadolu'da, ALEVİ- BEKTAŞİ diyoruz.

Dikkat edilirse bugün İran'daki, IRAKTAKİ VEYA DİĞER İslam ülkelerindeki Şiilikle Anadolu Alevi-Bektaşileri arasındaki benzerlik yok denecek kadar azdır.
Bu İslam ülkelerindeki Şiilik kadın ve erkeğin katı şekilde ayrılması ve erkeğin kadından üstün tutulması, namaz, oruç, hac vs. nin dinin şartt olması gibi kurallar, katı taassup ölçüsünde uygulanmaktadır.
Halbuki Anadolu Alevi- Bekiaşilerinde bu katı uygulamalara yer olmadığı gibi, insanın ve inancın yüceliğine dayanan temelinde sevgi ve hoşgörülü bir ahlak sistemi geliştirilmiştir. Bu bakımından ülkemizde inanç, sosyal yaşantı, gelenek, görenek ve düşüncede birbirinden farksız olan bu toplum bir bütün olarak kabul edip ALEVİ- BEKTAŞİ diye adlandırmak en doğru teşhis ölür. gerçek de budur aslında...
HACIBEKTAŞ VELİ'NİN TEMEL GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCESİ:
Hacı Bektaş Veli her şeyden önce bir İslam mutasavvıfıdır. Kişiyi daha kapsamlı daha özgür bir düşünce ve inanç sistemine de ulaştırabilen tasavvuf, Hacı Bektaş Veli felsefesinde de kişisel yönelişler ve zevkler olmaktan çıkararak toplumun huzur ve mutluluğuna yönelik bir biçim al mıştır.
Tasavvuf, genel hatlarıyla daha geniş, daha kapsamlı ve daha Özgür bir düşünce sistemini de özünde barındırır. İşte bu özellik Hacı Bektaş Ve-li'yi tasavvuftan toplum İçin yararlanma yoluna itmiştir. (Hacı Bektaş Veli'nin diğer mutasavvıflardan farkı).
Hacı bekiaş Veli düşüncesinde, ilk gördüğümüz şey insan ve insan sevgisidir. Din insanı sevme, sayma ve yüceltmenin en mükemmel bir kurum ve yolu olarak ele almıştır. Böyle olunca da din, sadece kendisine İnananlara değil, İnanmayanlara da rahmet ve mutluluk dağılacaktır. Bu mutluluğun dağıtıcısı 'Kamil İnsan" dır. Alevilik- Bektaşilik inancına göre dördüncü kapı olan 'Hakikat' kapısına ulaşmış velilerdir. Menkıbeler, Hacı Bektaş Veli'yi Anadolu'ya bir yanan dal parçası, bir güvercin olarak getirmiş-ıle Anadolu'ya aydınlatacak, güvercin barış ve huzuru temsil edecektir. Görev alam köylerde küçük kasabalarda yada göçebe olarak yaşayan, aydınlatılmamış, kendi hallerine bırakılmış, perişan korumasız Anadolu insanıydı Katı Arap tutuculuğu içinde ve ödün vermez bir anlatılıp öğretilmeye İslam dinini, korkutarak değil de laisizm hoşgörülü ortamı içinde sevdirerek benimsetmek ve anlara, İslam da bir reform niteliği, içerisinde öğretmekti, Hacı Bektaş Veli'nin düşüncesi...
Kültürlü ve bilgili almanın erdemini İse: DÖRT KAPI KIRK MAKAM prensipleri içerisinde anlatarak, insanlara gerek bilgi gerekse ahlaki değerler yönünde yücelebilirlerinin yollarını gösterdi. TARİH BOYUNCA HACI BEKTAŞ VELİ DERGAHININ ANLAMI VE İŞLEVİ:
H. Bektaş Veli Suluca Karahöyük'e (Hacıbektaş) geldiği zaman Selçuklu devletinin son hükümdarı Alaeddin Keykubat III. hayattadır. Selçuklu Sultanı, tarihçilerin anlatımına göre Had Bektaş Veli'ye çok saygılı davranmaktadır. Önemli koralarda onun düşüncesini sormaktadır.

Janmalorında ve diğer etnik toplulukların çıkardığı karışıklıklarda Hacı Bektaşi Veli'nin arabu-lurcuğuna baş vurmaktadır. Bu yıllarda, Hacı Bektaşi VeJi'nin sallanmakta olan Selçuklu devletinden çok, Anadolu'daki kargaşalığı son verecek olan Osmanlı Devletinin nüvesini oluşturan bir beyliğe yardımcı olduğu görülmektedir. Burada da Hacı Bektaşi Veli'nin yaşantısını menkıbelerden ayırmak olanaksız. Hacı Bektaş Veli, Oğuz Türklerinin Koyı boyundan Erluğrul Alp'in oğlu Osman Bey'e kemer kuşatıyor ve çorağı tek birleyip veriyor.' Kefirler kılıcına kurşt durmasınlar bütün savaşlarda üstün gelesin, önünden sonun gür gelesin" diye dua ediyor Hacı Bektaş Veli o çağda Anadolu'da en saygın kişidir. Horasan pirleri diye anılan büyük olması yüce kişiliğine deha açık bir görüntü vermekledir. Rum (Anadolu) Erenlerinin ' bu er yurda gelirse bize oyun kol-maz" diyerek hoş karşılamakla beraber karşı sındo direnmemeleri ve giderek onun çevresinde hizmet görmeleri, Hacı Bektaş Veli'nin Anadolu'ya ayolt bastığı anda da her bakımdan güçlü olduğunu gösteriyor.
Hacı Bektaş Veli'nin Suluca Korahöyük'e geldiği ilk yıllarda itibaren onunla beraber, gelen Horasan pirlerinin ve Anadolu'da kendisine katılan erenlerin Hacı Bektaş Veli Dergahında eğitim gördükten sonra Anadolu'nun ve Rumeli'nin dört bucağına dağıldıklarını görüyoruz. Son Saltuk Sultan Dobruca'da, Abdal Musa Sultan, Elmalı'da, Karoca Ahmet Sultan, Akhisar'da, Akçakoca Akyazı'da, Barak Baba, Bagodk'de, Hızır Sa-muf, Bozok'ta, Sultan Şüco, Eskişehir'de, Hacım Sultan, Uşak'ta vs. Hacı Bektaş Veli'ye bağlı olarak onun İcazetiyle taassuba, kine, nefrete, düşmanlığa ve zulme karşı sevgi, barış, kültür ve insan haysiyetini yüceltme savaşı veriyorlardı. Hacı Bektaş Veli den sonra do bu gelenek devam etti. Tüm ocaklor Hacı Bektaş Veli Dergahına bağlıydı. Dedelik görevini yapanlar bu ocağın izniyle görevlerini yürütüyorlardı. Hacı Bektaş Dergahı bir bakıma eğitim. Kontrol ve tayin işlevini üstlenmişti.
Bu durum kalender çelebi dönemine kadar sürdü.
Alevi Bektaşi tarihinde Kalender Çelebi ve ayaklanma olayı bir dönüm noktasıdır. Alevi Bektaşi toplumunun bugünkü durumunun açıklığa kavuşması bakımından bunun çok İyi incelenip tarafsızca irdelenmesi gerekir.

 
 
Dedeler
 


Izzettin Dogan

Sinasi Koc

Haydar Samut

Niyazi Bozdogan

Kamber Kutlu

Ismail Aslandogan

Mahmut Doganoglu

Mustafa Aklibasinda

Veliyettin Ulusoy

Dernekler
 

Lubeck Alevi Kultur Burosu
HAMM ve Cevresi Alevi Kultur Birligi
KOLN Haci Bektas Veli Kultur Tanitim Dernegi
HARBURG Alevi Kultur Birligi
Stuttgart Alevi Kultur Merkezi
Hollanda Aleviler Birligi
Viyana Alevi Kultur Dernegi
Bak-Der Igdeli - Hannover

Konsolosluk Bilgileri
  Askerlik
Dogum
Evlilik
Olum
Pasaport
Pembe Kart
Telefon Numaralari
Vatandaslik
Vekalet
Esya Goturme
Vize Bilgileri
Anasayfa - Yazarlar - Siirler - Deyisler - Arsiv - Tanitim - Iletisim - E-mail - Linkler
20.11.2004 tarihinden itibaren : Tasarim: M. Ali Oksuz