|
SEMAH
"SEMAH" uçmak, göğe çıkış, Hak'a, sevgiliye
ulaşiş anlamındadır.
insanlığın var oluşundan beri müzik ve dansa önem verildiği
görülmektedir. Bazı verilere göre, Şamani Türklerde
avdan dönüldüğünde meydanda bîr ateş yakılıp av eti
pişerken kadın erkek yan yana, ellerinin birbirlerinin
omzuna atarak dans ettikleri görülür.
Çoğumuzun bildiği gibi ilk kırklar cem'inde Hz. Ali,
Hz. Muhammed ve orada bulunan diğer erenlerden kadın
erkek cemin sonunda semah yapmışlardır, hatta semah
dönerken Hz. Muhammed'in poşidesi bir şamdana takılıp
parçalanır, orada bulunanlar bu parçadan alıp bellerine
bağlamışlardır. Bu nedenle semaha kuşaksız çıkılmaz,
buna kemer best denir.
Hz. Şemsin Mevlana'yı irşada gittiğinde Şems, Mevlana,
eşi, kızı beraber semah yapmışlardır. Bu durum müridlerince
büyük tepkiyle karşılanır, aynı müzikten faydalanıp
kadınları türbesinde de görüleceği gibi balkon şeklindeki
ikinci kata almış, kadınlar orda semah yapmıştır. Mevlananın
Ölümünden sonra kadınlar tamamen dışlanmıştır.
Alevîlikte ise kırklar cemi ile başlayan kadın erkek
beraber semah devam edip. Hoca Ahrnedİ zamanında da
Türklerin ibadet ve semahlarında kadınlara yer verildiği
görülür. Ne var ki bu ' büyük düşünürü pir sayan Alevi
ve Bektaşi'ler dışında sahip çıkan pir tanıyan Nakşibendi'ler
ise kadınları ibadete almadıkları gibi semah yerine
zikir koymuşlardır.
Osmanlılar zamanında ise Mevlevi semahlarına hoş baktıkları
gibi, İstanbul'da bir kaç kere padişahların desteği
İle Mevlevi haneler yaptırıp onların dinsel törenlerini
ve semahlarını desteklemişlerdir.
Aleviliğin dinsel törenleri ve semahları kabul edilmediği
gibi devamlı baskı altına alınmıştır. Yavuz'un Çaldıran
seferi, II. Mahmut'un Yeniçerileri lağvı ile Bektaşi
tekke ve zaviyelerin kapanması ve yaptığı korkunç katliamlar
herkesin bildiği bir gerçektir.
Buna rağmen bu kadar baskı ve zulüm altında yaşayan
Aleviler dağlara, mağaralara sığınarak, iç içe dayanarak
bu güne kadar yaşamışlardır,
Alevi semahında solo yok, yöneten yok, kadın ve erkeğin
farklılaştırılmaması ve engin gönüllülük, kadına erkeğe
dahil insana verilen saygı vardır. İnsanın özleyip de
varamadığı iç dinamizmini Hacı Bektaş felsefesiyle beslemiştir.
Bu semahlar bîr dans değildir, İnsanın bu dünyadaki
varlığını anlatan dans destanlarıdır. Kadın ve erkek
birlikte bir can oluşup, dostluk, kardeşlik, sevgi,
insanların yıllardır özleyip de varamadığı son durak.
Bazı destan ve dans figürlerinde ok, yay, kılıç gibi
aletler vardır, savaşı simgelerler. Alevî ve Bektaşi
semahlarında İse savaştan eser yoktur. Hayatı her yönü
İle kardeşlerle paylaşma vardır.
Bencillik, Övünme, gurur, kibir, halka tepeden bakma
yok, semahlarda bireysel fikir, ona benzer hareket mümkün
değildir. Topluluk kutsaldır, ona arka dönülmez, onun
huzuruna gelince hafif eğilip selam verilir, Tanrı onda
görülür. Semahı seyrederken o toplumun yaşama biçimini
öğrenirsin.
Cafcaflı renk ve figürlere boğulmadan mütevazı bir kır
çiçeği gibi bir semah. Aslında aşağıda Örnekler göstereceğimiz
nefeslerden de anlaşılacağı gibi öyle bir coşkuya kapılırsınız
ki, ayağınız bu topraktadır, ruhunuz başka alemlere
sevgiliye göç etmiştir. İnsan olduğunuzu, diğer varlıklardan
farklı olduğunuzu, sevginin her türlüsünü tadarsınız.
Bu dini ibadetleri yeknesaklıktan kurtarıp neşe katkılı,
yaşam biçimidir diyebiliriz, aynı zamanda cemlerde önce
yargı sonra sevgi ve ibadet, en sonra halkın neşeli
ve coşkuyla dağılması için semahla son verilir.
Anadolu'da en çok bilinen belli başlı semahlar;
1- Kırklar
2- Kırak
3- Turnalar
4- Dergah
5- Demgeldi
6- Koyunbaba vs.
Renklerin anlamı:
Beyaz: Örtüdür, gerçeği gizler, bekleyiş, hafiflik.
Siyah: Kapatan sondur. "Kara toprak gibi"
beyazın anası.
Mavi: Azrail, "Ölüm meleği."
Yeşil: îrtibatçı, Tanrı ile kulu birleştiren.
Sarı: Sırrı açar, yapıyı belirtir.
Mor: "Susum Caferi": Destek, sorundan kurtulmaya
vazifeli "Turna" havada pervaz döner, u-zun
uçar.
GİYSİLER:
TAÇ: Elifi, Ethemi, Hüseyni diye üç devir ve üç şekildedir.
"Bilgi sahibi, İsyankar olmamak, nefsine uymamak,
gözü açık olmak, dünyaya bağlanmamak, şehvet perens
olmamak, kibirsiz olmak, kimseye acı ve zarar vermemek,
içi sır dışı nur olmak.
KEMER: Eski deyimi ile Kemer Best olmak, "Olgunluk,
kemal", muhabbet, hidayet, hilim, alçakgönüllülük,
doğruluk, kuvvet.
Hırka "Fahir": Cepsİz ve düğmesizdir, koyu
renklerden yapılır, öğrenme anlamında, ayıpları örtmek,
görmemek, "Hırka-i settar" örtücü.
Tennure: Düz beyaz renkli, on iki dikişli, bunu giyen
insan bir elif harfi gibi durur, varlığını sabit kılış,
her şeyden arınmış, ölmeden ölmüş, manevi kefen.
Teslim taşı: Kayışı İsmaile inen kurbanı, Ne-simin yüzülmesini,
ipi Pir Sultanın asılmasını, imamiyeleri Hasan, Hüseyin'i,
kendisi on İki dilimi on İki imamları temsil eder.
Paleng taşı: Dizgin demektir. Eline, beline, diline,
bağlı, temiz olmak, açlığı ve tokluğu seyreylemek.
Haydariye: Dervişlik, kapı eşiği türap olmuş, su kadar
arı.
Kamberiye: Necef ve Hacıbektaş taşından, yumurta gibi,
örülmüş yünden kaytanı var. Hz. Ali'nin vefalı hizmetlisi
kamberi, Hz. Ali'nin atının göğsünü ve taş atmaya yarar.
Semahlardaki Özellikleri anlatan bazı nefesler:
Haşaki semahımız oyuncak değildir
O bir aşk halidir salıncak değildir
Kim ki semayı oyun yapar
Cenazesi kılınır nesne değildir
'" Alevi semahında .solu yok. j yöneten yok, kadın
ve erkeğin i farklılaştırılmaması ve engin i gönüllülük,
kadına erkeğe dahil insana verilen saygı vardır. İnsanın
özleyip de varamadığı iç dinamizmini Hacı Bektaş felsefesiyle
beslemiştir. Bu semahlar bir dans değildir, insanın
bu dünyadaki varlığını anlatan dans destanlarıdır. Kadın
ve erkek birlikte bir can oluşup, dostluk, kardeşlik,
.sevgi, insanların yıllardır özleyip de varamadığı son
durak. Bazı destan ve dans figürlerinde ok, yay, kılıç
gibi aletler vardır, savaşı simgelerler. Alevi ve Bektaşi
semahlarında ise savaşları eser yoktur. Mayalı her yonu
ile kaıdeslerle paylaşma vardır."
Oyun değil bu dost yerden yükseliş
Ruhla beden birlik olup yüceliş
Sema insanların göğe çıkışı
Tanrı için halkın İçine geliş
Kollar kanat olmuşta can uçuşur canana
Ayaklar basmaz olur yükselince meydana
Kainat: görürsün çerağların nurunda
İnsan varır Tanrıya, Tanrı varır İnsana
Rüzgar götür sevgimi, her mühüb cana götür
Çerağlan nur saçan yüce meydana götür
Cümlemizin gönlünü topla da bir araya
Bu sıcak sevgileri Bektaş Sultana götür
Cem kuruldu dostlar simdi niyazda
Kadehler gülbankla ehli nazda
Kırklar sema'nı vururken mızrab
Ortada nur, uçar canlar pervazda.
|
|